Wednesday 8 April 2015

önce yağmur sonra güneş

Gene bereketli bir hafta sonu geçirdik. Bu hafta Işıl'ı ağırladık. Işıl gezerken biriktirdiği hikayeleri taşıdı evimize. Uzun uzun çiftlik maceralarından ve doğadan bahsettik. 
Gelir gelmez vakit kaybetmeden doğada bulduk kendimizi. Bir yanı deniz bir yanı orman olan bir rotada doğanın içinde yürümeye başladık. Akşam yemeğimiz için bir yemeklik ebegümeci topladık bu sefer. 
Adadaki çeşitlilik baharın gelmesiyle iyice arttı. Bir çok bitkiyi tanıyamadık tabii ki. Bildiklerimizden karabaş otları, dağ sümbülü dikkatimizi çekti.
Adada kendiliğinden gelişen bitki türlerini bahçeye getirip çeşitliliği arttırmaya çalıştığımızıve bunu neden yaptığımızı daha önce yazımızda belirtmiştik. Adını bilmediğimiz bu otu da aynı sebeple bahçeye ektik.   

Bahçe her gün değişiyor. Yağmurlar ve hemen ardından açan güneşler bahçeye çok iyi geldi, bahçe adeta coştu. 
salyangoz bahçesinden bir kesit
04.04.15
Tohumdan yeni çıkan filizleri, ektiğimiz fideleri gün be gün takip ediyoruz. Ne kadar hızlı büyüdüklerine şahit oluyoruz. Bu süreçte gördük ki en yayılmacı(işgalci) denilen bitkiler bile çeşitlilik olduğunda aralarına başka bitkiler kabul ediyor hep birlikte yaşamaya devam ediyorlar. Bahçeyi çapalamıyoruz,'yabani ot' temizliği yapmıyoruz çünkü doğanın kendi döngüsünü devam ettirmesine şahit oluyoruz sadece. Yaptığımız ufak müdahaleler(çeşitliliği artırmak için farklı otları yada fideleri ekmek için toprağı kazmamız ya da spirali yaparken belli bir noktadan az da olsa toprak almamız gibi)toprakta çapalayarak ve gübre atılarak açılan yaralar kapandığında doğa en başında yani müdahale edilmeden önceki hali gibi güçlenip çeşitlendiğinde son bulacak çünkü artık buna da gerek kalmayacak. 
Toprağın bilgeliğine..
Eren ve Gökşen.

No comments:

Post a Comment