Wednesday 13 May 2015

Kısmet!

Bu gün bahçeye Pasiflora ve defne fidesi ektik. Fide çünkü adadaki bir komşumuzun bahçesinde çıkmış ve bahçıvan geldiğinde sökülüp atılacaktı defne fideleri... Toprağı hafifçe çapalayıp yerleştirdik fideleri. Ama yine de ufacık da olsa toprağı çapalamak, içindeki canlıların ürperdiğini gözlemlemek, ne amaçla olursa olsun bir terslik vardı. Hem kuvvet olarak makinesiz her toprağa uygulanabilecek bir şey değil, hem de pek can sıkıcı.
Ardından şifalı ot spiraline çörek otu, ada çayı, sarımsak otu, sinir otu gibi tohumlar ektik. Ama bu tohumları da ya parmağımla derinlere doğru ittim ya da üstüne serpip sonrasında malç yaptım.
İkisi de pek güvenilir gelmedi. Parmakla itmek belki daha az müdahale çapaya göre ama gene de müdahale hem de çok vakit alıyor. Diğerinde de kuşların gelip yemesi ya da karıncaların alıp götürmesi ihtimali var...
Özellikle ön bahçe 'jungle' gibi oldu tam anlamıyla.. Hal böyle olunca yeni şeylerin nereye ekileceğini planlamak çok zor tabi. Böyle bir şeyin planlanmasına gerek var mı oda tartışmalı. Bugün bahçenin bu halinden pek keyif alan dostlarımız vardı çünkü. Sadece bir tanesini uzaktan fotoğraflayabildik, kim olduğunu bilmiyoruz ama bilen vardır belki..
Bizde bu keyifle tohum topu yapmaya karar verdik. Elimizdeki çiçek tohumlarını şifalı bitkileri hatta domates biberleri bile kattık içine.. 
Elimizin altında kil felan olmadığından, önceden hazırladığımız ufak kasalardan birinden aldık toprağı. Kasada zaten herhangi bir şey yeşermemişti. Yaklaşık 7-8 avuç kadar tohum topunu ön bahçeye ve yan bahçeye fırlattık Fukuoka'nın dediği gibi. Artık hangileri çıkarsa.. Kısmet!
Çok şükür!
Gökşen ve Eren.

Saturday 9 May 2015

Ailemize yeni katılanlar!

Eveet,
Şimdi gelelim bahçede neler olduğuna.
Baharla birlikte her şey fazla hızlandı. Öyle ki bizim hayatlarımız da hızlandı sanırım.
Pek yetişemedik...
Ama bu süreçte yapamadığımız yetişemediğimiz şeyler kadar yaptığımız başlangıçlarda pek güzel oldu. İşte uzun zaman beklediğimiz, planlar yaptığımız tavuklarımız...
Daha isim koymadık ama yakında o da olur. Arkadaki apartmanın el değmemiş bahçesine girip ot topluyorum sabahları. Geldiklerinden beri hızla geliştiler.. Tavuklarımızı beş yıldır tavuk besleyip Sussex cinsi İngiliz tavuk satan ufak çaplı bir besiciden aldık. Sussex, yumurtacı bir cins olarak biliniyor. Bize söylendiğine göre bir ay sonra felan yumurta vermeye başlayacaklar. Tabii ikisi de tavuk çıkarsa komşu %90 tavuk ama nolur nolmaz dedi, eğer öyle olursa bir de horoz alacağız yanlarına..
Yaptığımız kümeste kullandığımız tele tavukların takılabileceklerini söyledi aldığımız kişi bizde yan tarafını yeşil demir çitle sardık üstteyse renkli ve az boşluklu kalın çıkma bir ağ kullandık. kullanmaya devam ettik. Böylece zero budget olmaktan çıktık ama tavuklarımız takılmaktan kurtuldu.(önceki hali için)
Mutfakta tıkırtımızı duyunca hemen ses çıkartmaya başlıyorlar. Kendi kendilerine yuvalarına girip çıkıyorlar. Eğer biri böcek yakalarsa bahçeden büyük bir koşuşturma yaşanıyor.
Bahçenin en güzel tarafı gözlem yapmak bu günlerde. Ektiğimiz tohumlardan ses seda yok hala, sanıyoruz ki havaların bir iyi bir kötü gitmesi tohumları kötü etkiledi ya da tohumlar için ( en azından bizim ektiklerimiz için) uygun zaman daha gelmedi. Onlar gelmedi ama farklı tohumlar çıkmaya başladı. Mesela geçenlerde ön bahçenin kenarında şöyle bir şey görüldü. Çam olduğu konusunda tahminler var ama tabi ki bilemiyoruz.
Genellikle yeni şeyler çıkarken, zaman içinde öğrenmiş olduğumuz bazı bitkiler de vakitlerini tamamlayıp, tohum verdiler ve kurumaya başladılar.. Geçenlerdeyse toprağa olan faydaklarını yeni keşfettiğim ve adada kendiliğinden çıkan ve çoğalan karakafes otunu getirdik bahçeye. Daha belli olmaz ama sanıyorum ki tuttu. Ayva ağacının yanına ektim. Umarım ikisi birlikte mutlu mesut yaşarlar. Bu arada kompost tabiki hızla çürümeye devam ediyor.. Ancak daha hasat edebileceğimiz konuma gelmedi.. 

Bu hafta kopan fırtına ve yağan yağmur toprağı yeniden besledi.Sanırım sabaha karşıda dolu yağmış ve bazı bitkileri biraz hırpalamış. Ancak bahçe biraz kapalı bir alanda kaldığından sanırım fazla bir hasar olmamış. Bazı çiçeklerimizi (şu an adını unuttuk yazamıyoruz :)) bit bastı. bütün gövdeyi sardılar nerdeyse. Hem biraz gözlemlemek istediğimizden hem de vakitsizlikten hala arap sabunlu suyla ya da başka bir şeyle müdahale etmedik. Ya ederiz ya etmeyiz hatta. Ama ilk fırsatta kompost çayı yapıp bahçeyi sulamayı planlıyorum.
Bu sırada yaptığımız kompost istasyonları da işlemekte. altında bir sürü canlı yaşıyor. İçine girip çıkıyorlar ve bir yandan da soğanlar büyüyor:)
Geçen hafta, bazı tohumlarımızı da boş kalan saksılara ektik. Şu an hala gelişme göstermediler. Ama bir yandan hiç bir şey yapmadan topraktan bile değil duvarın dibinden çıkan misafirlerimiz oldu.
daha ne olduğunu bilmiyoruz, defne olabilirmiş.
Şimdilik bu kadar.
Doğa hep tahminlerimizin ötesinde,
Gökşen ve Eren.


Monday 27 April 2015

Salihyangöz

Nihayet yazabildik!

Bir süredir, çok müdahale etmeden bahçenin gelişimini takip etmeye verdik kendimizi. Havaların ısınmasıyla bahçe hızlı bir değişim sürecine girdi. Bu sene, biz gelmeden önce yapılageldiği gibi bahçe çapalatılmadı. Bahçe sakinleri gibi bizde pek mutluyuz bu durum karşısında. Her şey boy atmaya başladı. Tanımadığımız bitkiler boy göstermeye başlarken sürecini tamamlamış olan basur otları sararmaya başladı yerlerini şimdiden başka otlar almakta. Yakında fotoğraflarını koyacağız. Geçen hafta yılın ilk tırtılını gördük.
Salihyangöz
Veeeeee gelelim en heyecan verici kısma, dırıdırıdırıptırıpppp...
Tavuk sarayı
Ne zamandır yapmayı düşünüğümüz tavuk kümesine sonunda başladık ve bitiriverdik. Kümes için Kompostu yarı yarıya küçülttük. Yani kompostun yarısı şimdi kümes oldu. Bu sefer tam anlamıyla 'zero budget' hatta 'upcycle' çalıştık. Gün be gün 'lazım olur tavuk kümesi felan yaparsak' felan diye eve taşıdığımız, köşeleri kollayıp çöpleri araştırıp karınca gibi taşıdığımız tahtalardan ve komşumuz Mirza'nın hediye ettiği çıkma ağdan yaptık kümesimizi.
Çıkma parçaları ortaya serdik önce..
Geçen sene çürümesi için komposta attığımız palmiyeleri, yer kazanmak için komposttan almak zorunda kaldık. Aldığımızdaysa şöyle bir manzara karşımıza çıktı. 
ne yumurtası olduklarını bilemedik tam olarak.
Ne kadar müdahaleden hoşlanmasakta altyapı çalışmaları sebebiyle yine rahatsızlık verdik kendilerine. Büyük ihtimalle salyangoz yumurtaları ama daha önce gördüklerimiz hep bembeyazdı. O sebeple bilemedik. 
ilk aşama
Kapısı..
Yarın büyük gün, bakalım tavuk almayı başarabilecek miyiz? Bunun için sabah erkenden yollara düşüp tavuk besleyip satan komşularımızla çetin pazarlıklara girişeceğiz. Haydi hayırlısı.
Sepet sepet yumurta,
Sakın bizi unutma:))
Eren ve Gökşen.









Saturday 11 April 2015

Yeni bir gün doğdu, Merhaba!

Bugün güneş yüzünü gösterdi yine. Kahvaltıdan sonra bahçede bulduk kendimizi. Bakınırken bir anda ertelediğimiz işlerden olan sarmaşıklara kılavuz yapma (çardak) işine başladık. Özellikle kırmızı beyaz boyanmış duvarın sarmaşıklarla kaplanmasını istiyoruz. Elimizde az bir ip vardı derken çamaşır ipini de aldık üçe ayırdık derken planladığımız işin %70 ini tamamladık.
sarmaşıklar için kılavuz/çardak 
Bahçede sarmaşık olarak büyük bir acem borusu, türünü bilmediğimiz iki adet üzüm, ve gene türünü bilmediğimiz her yerde olan dört mevsim açan üç farklı sarmaşık var şu anda.
Amacımız biraz daha mahrem bir ortam yaratmak, duvarı ve beton alanı biraz daha yeşile boğmak. Eskiden adada su olmadığından yemeğe yemeğe konacak su sarnıçtan alınır bu suyla banyo yapılırmış içme suyu ise eşeklerle taşınırmış bu sebeple bizimde evin önünde de büyükçe bir sarnıç var ve sarnıcın kapladığı alan beton. Bundan şikayetçi değiliz tabii, eskiler gibi evin içinde bu suyu kullanmasak da bahçeyi bütün yaz bu suyla sulayabiliyoruz.
Bir yandan bu işlerle uğraşırken, diğer yandan da bahçenin diğer sakinlerini fotoğraflayalım dedik.
bahçenin sakinleri

Sonrasında bir yemek molası verip geçen hafta pazardan aldığımız filizlenmiş soğanları deneysel bir geridönüşüm yöntemiyle ekmeye karar verdik. İlk olarak 5 litrelik pet şişenin üzerine ve altına matkapla delikler açtık. Açtığımız delikler küçük geldiği için delikleri sonrasında makasla büyüttük.
 Sonra içine komposta atılmış otlardan koyup soğanları filizlenen kısımları deliklerden çıkacak şekilde yerleştirmeye başladık. İşin deneysel kısmı işte burada başlıyor. Toprak yerine daha tepkimeye bile girmemiş otları komposttan alıp koyduk. Birbir hepsini yerleştirdik. En sonunda en üstüne biraz toprak serptik ve malç tabakasını hafif sıyırıp toprağın üstüne yerleştirdik pet şişeyi. Toprağın üstünü açtığımız anda solucanlar ortaya çıktı. Şişenin altındaki deliklerden içeri girip kompost yapmaya başlamalarına niyet ediyoruz. Eğer istediğimiz gibi olursa, yani kompost yapımı ve soğanların aynı anda büyümesi gerçekleşirse bahçenin farklı köşelerine böyle kompost istasyonları koyabiliriz belki de. Kompost oluşurken çıkan suyun çevre bitkileri besleyeceğini de düşünüyoruz bir yandan. Son hali bu. Umarız solucanlar soğanları da yemezler.
Daha yeşil günlere,
Gökşen ve Eren.

Wednesday 8 April 2015

önce yağmur sonra güneş

Gene bereketli bir hafta sonu geçirdik. Bu hafta Işıl'ı ağırladık. Işıl gezerken biriktirdiği hikayeleri taşıdı evimize. Uzun uzun çiftlik maceralarından ve doğadan bahsettik. 
Gelir gelmez vakit kaybetmeden doğada bulduk kendimizi. Bir yanı deniz bir yanı orman olan bir rotada doğanın içinde yürümeye başladık. Akşam yemeğimiz için bir yemeklik ebegümeci topladık bu sefer. 
Adadaki çeşitlilik baharın gelmesiyle iyice arttı. Bir çok bitkiyi tanıyamadık tabii ki. Bildiklerimizden karabaş otları, dağ sümbülü dikkatimizi çekti.
Adada kendiliğinden gelişen bitki türlerini bahçeye getirip çeşitliliği arttırmaya çalıştığımızıve bunu neden yaptığımızı daha önce yazımızda belirtmiştik. Adını bilmediğimiz bu otu da aynı sebeple bahçeye ektik.   

Bahçe her gün değişiyor. Yağmurlar ve hemen ardından açan güneşler bahçeye çok iyi geldi, bahçe adeta coştu. 
salyangoz bahçesinden bir kesit
04.04.15
Tohumdan yeni çıkan filizleri, ektiğimiz fideleri gün be gün takip ediyoruz. Ne kadar hızlı büyüdüklerine şahit oluyoruz. Bu süreçte gördük ki en yayılmacı(işgalci) denilen bitkiler bile çeşitlilik olduğunda aralarına başka bitkiler kabul ediyor hep birlikte yaşamaya devam ediyorlar. Bahçeyi çapalamıyoruz,'yabani ot' temizliği yapmıyoruz çünkü doğanın kendi döngüsünü devam ettirmesine şahit oluyoruz sadece. Yaptığımız ufak müdahaleler(çeşitliliği artırmak için farklı otları yada fideleri ekmek için toprağı kazmamız ya da spirali yaparken belli bir noktadan az da olsa toprak almamız gibi)toprakta çapalayarak ve gübre atılarak açılan yaralar kapandığında doğa en başında yani müdahale edilmeden önceki hali gibi güçlenip çeşitlendiğinde son bulacak çünkü artık buna da gerek kalmayacak. 
Toprağın bilgeliğine..
Eren ve Gökşen.

Tuesday 31 March 2015

Paylaşmanın gücü adına..

Geçtiğimiz hafta sonu Eda ve Kağan'ın da yardımıyla ara ara taş taşıyarak devam ettiğimiz şifalı ot spiralini tamamladık. Çoğunlukla doğal taş kullanmaya özen gösterdik ve bunun için çuvallar dolusu taş taşıdık. Tabii biraz yorucu oldu.. Spiralin anahatlarını taşlarla oluşturduktan sonra içine komposta yığdımız otlardan döşedik.
Umarız bu otları döşediğimiz gibi yemyeşil olur zamanla..
Daha sonra bahçenin köşesinden aldığımız toprağı üstüne serptik. Ve taşların arasını sağlamlaşması için toprakla doldurduk.
Farklı yerlerden aldığımız karabaş otu, dağ sümbülü ve papatyalar ilk diktiklerimiz oldu. Tohum olarak ise elimizde olan kişniş, aynısafa, mercanköşk ve tere ektik. daha sonrasında adaçayı, kekik,  biberiye, melisa, hardal gibi şeyler ekmek istiyoruz. Bitkilerin ihtiyaçlarını tam olarak bilmediğimizden tohumları olabildiğince farklı yerlere koyduk. Bu sayede hangisinin nerede daha verimli çıktığını gözlemlemeye çalışacağız. 
Spiralin hemen bitimine kudret narı tohumlarımızı ektik. yandaki alana da bezelye, nohut, bakla, fasulye gibi baklagilleri ektik karışık olarak. Nasıl gelişim göstereceklerini merakla bekliyoruz şimdi. 
UTTM'den gelen tohumlar

O bizi, biz onu çok sevdik.

Son olarak geçen postta ekleyemediğimiz Nilhan ve Kerem'den bize gelen hediyenin fotoğrafını sizlerle paylaşmak istiyoruz. 
İçerisinde zeytin ezmesi, zeytinyağı, süzme bal, zeytin, bitki çayı ve bez çanta olan Ege Orman Vakfı'nın hazırladığı bir kutu ve en önemlisi bu kutuyla birlikte bizim için de beş fidanın ekilmiş. Hediyenin her türlüsü çok güzel ama böyle düşünceli ve etik olanına can kurban tabi. 

Umuda ve paylaşmaya...
Eren ve Gökşen.


Sunday 29 March 2015

Ektik, diktik, sohbet ettik...

Biraz ara vermiş gibi olduk ama aslında ara vermedik pek. Yaptığımız diğer şeyler yoğunlaşınca bloglamaya pek fırsat bulamadık. Ama tabi bahçeyle ilgilenmeyi de ihmal etmedik bu süreçte. Şimdi ufak ufak ne yaptıysak bu iki hafta da aktarmaya çalışacağız.

Baharın gelmesiyle adalılar bahçelerdeki 'yabani' otları biçmeye başladılar. Biçilen otlar genellikle kapı önlerine ya da çöp yanına bırakılıyor. Biz de hafta içi gözümüze çarpan bir yığın otu kompostta değerlendirmek üzere bahçeye taşıdık.
Hafta sonu çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı ağırladık yine. Misafirimiz de paylaşımımız da bol ve bereketli oldu. Eda ve Kağan sabahtan kahvaltıya geldiler. Biz onlar için ekşi mayalı ekmek, ev yapımı peynir ve yoğurt yaptık, bahçeden yeşillikler topladık. Hava pek sıcak olmasa da sabah saatlerinde kahvaltıyı bahçede yaptık. Onlar da bize domates ve biber fidesi getirmişlerdi salyangoz bahçemize hediye olarak. Anlıyoruz ki bahçeyle ilgilenmek sadece toprakla uğraşmak, kazmak ekmek biçmek değil. Gözlem yapmak, paylaşmak, almak vermek, öğrenmek çok önemli yer kaplıyor bu ilişkide. Eda ve Kağan'ın getirdiği fideleri birlikte ektik. 
Öncesinde de hep birlikte yürüyüşe çıktık. Adanın genelinde hangi bitkiler olduğunu gözlemlemeye, bilmediklerimizi öğrenmeye çalışıyoruz. O sebeple bir çok bitkiyi fotoğrafladık. Bilmediklerimizden bazıları aşağıda. Bir kısmını şimdiden öğrendik. Ara ara arşiv çalışması yapıp belki bir kitapçık haline getirmeyi planlıyoruz. Tabi öncesinde öğrenmemiz gereken çok şey var. 
Gördüğümüz bazı bitkileri çeşitliliği artırmak adına bahçeye taşıdık. Her ne kadar bitkileri bu şekilde rahatsız etmeyi tercih etmesek de çeşitliliği artırmanın iyileştirici etkisi olacağını düşünüyoruz. Bizim için 'yabani ot' diye bir kavram yok çünkü. Her şey doğada ve doğaya ait. Bir bitki nerede hayat bulursa orada bir görevi olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple istilacı ya da yararsız olan otlar da yok tabi. Çalışan, toprağa hizmet eden otlar, bitkiler var. 
Türünü bilmediğimiz sarmaşık. İlk kez böyle bir ekme yöntemi deniyoruz.

Taşların arasından aldığımız genelinin altında karıncalar bulunan hodan

Soğanlı bir bitki. Adını bilmiyoruz.

Getirdiğimiz bitkiler arasında bahçemizde olmayan papatyalar, dağ sümbülü ve  adını bilmediğimiz başka bitkiler de var. Aynı gün Ahmet abi de bize bir tür sukkulent hediye etti. Biz de onunla UTTM'den gelen tohumlarımızı paylaştık. Eda'ya da şehre dönerken bir kök nane verdik balkonunda yetiştirmesi için. Bol paylaşımlı bir hafta sonu oldu bizim için. Biz paylaşımlara doyduk derken Nilhan ve Kerem'de bugün bizi ziyaret ettiler. Bu bölümü ve Şifalı ot spiraline ne olduğunu bir sonraki posta bırakıyoruz. Çünkü paylaşmak istediğimiz fotoğrafları bu posta yükleyemedik.

Dostlarla kalın.
Eren ve Gökşen.